Hayat, aydınlatması sensörler sayesinde yapılan bir merdiven de yürümeye benzer. Siz adım attıkça önünüz aydınlanır, arkanızdaki ışıklar söner. Ya yukarı çıkar ya da aşağı inersiniz ama mutlaka sonunda mutlu yada mutsuz sizin isteğinize bağımsız olarak bir kapı açılır. Burada devam edersiniz her şeye.
Bu kapının ardında ya gülersiniz ya da üzülürsünüz ama her ikisininde zirvesinde göz yaşı dökersiniz, çok fark yoktur aslında aralarında. Sonra bunu anlar, aldırış etmez ….. işte der geçersiniz. Bazılarımız geçemez oracıkta kalır hâlâ, aklı oradadır vücudu başka hayatlarda olsa da.
Bazen çok sinirlenir kızarız, arkasından küfürler ederiz ve adaletsiz dünya diyerek sitem ederiz. Halbuki kendine göre adaletlidir aslında. Çalabileceğin kapı ve yürüyebileceğin merdiven sayısı hariç verdiği zaman herkes için eşittir ama bazısını aşağıya doğru yürütür, bazısını yukarıya doğru.
O yüzden içinde olduğun zaman içinde her zaman her hâyrın da bir şer, her şer’inde bir hâyır ararsın. Doğrudur da çünkü o merdivende yürüyene göre değişir anlamı, bazısı yürür terler cefasını çeker sefasını bekler, bazısı hep sefa süreyim der. O yüzden dir bazıları hep yukarı bazıları ise hep aşağıya yürümek ister.
Aslında zordur ….. ve yazmakla da bitmez. İstediğin şeyler olduğunda görmemene sebep olur, ne kadar kötülük var ise sana geliyordur ve bu ….. neden benim de yüzüme gülmüyor dersin, bir gün ohh diğerinde ahh çekersin, kızarsın, seversin, ayrılırsın ama ne yaparsan yap sen gidersin ….. kalıcı olandır.
Sen onun için bir noktadan ibaretsin ve yaptıklarınla varsın. Çaldığın her kapının arkasındakini bilemezsin ama sonunu düşünebilirsin ya da vaktin varken dönebilirsin. Çaldığınız her kapının arkasında mutluluk bulmanız dileğiyle.
Önce evlendiğimizde hayatın daha iyi olacağına inandırırız kendimizi. Evlendikten sonra, bir çocuğumuz doğduktan hatta ardından bir tane daha olduktan sonra hayatın daha iyi olacagina inandiririz kendimizi.Sonra cocuklar yeterince büyük olmadiklari icin kizar, onlar büyüyünce daha mutlu olacagimiza inaniriz. Bundan sonra, ergenlik donemlerinde cocuklarla ugrasmamiz gerektigi icin ofkeleniriz. Kendimize, cocuklarimiz bu donemden cikinca daha mutlu olacagimizi, yeni bir araba alinca, guzel bir tatile cikinca, emekli olunca, yasantimizin dort dortluk olacagini soyleriz. Gercek ise su andan daha iyi bir zaman olmadigidir.
Eğer şimdi değil ise ne zaman?
Hayatiniz her zaman mucadelelerle dolu olacaktir. En iyisi bunu kabul edip her ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermektir. En sevdigim sozlerden biri Alfred D. Souza’ ya aittir. Der ki;
“Uzun zamandan beridir hayatin -gercek hayatin- baslamak uzere oldugu izlenimine kapilmistim. Fakat her zaman yolumun uzerinde bir engel, oncelikle erisilmesi gereken birsey, bitmemis bir is, hizmet edilecek zaman, odenecek bir borc oldu. Sonra hayat baslayacakti. Sonunda anladim ki bu engeller benim hayatimdi.”
Bu gorus acisi, mutluluga giden bir yol olmadigini gosterdi.Mutluluk yoldur, oyleyse sahip oldugunuz her anin kiymetini bilin ve mutlulugu, vaktinizi harcayacak kadar ozel biriyle paylastiginiz icin, ona daha fazla deger verin. Unutmayin, zaman hic kimse icin beklemez.
Öyleyse;
Okulu bitirene kadar, 100 milyar kazanana kadar, Cocuklariniz olana kadar, Cocuklariniz evden ayrilana kadar, Ise baslayana kadar, Evlenene kadar, Cuma gecesine kadar, Pazar sabahina kadar, Yeni bir araba ya da ev alana kadar, Borclari odeyene kadar, Ilkbahara kadar, Yaza kadar, Sonbahara kadar, Kisa kadar, Maas gunune kadar, Sarkiniz soylenene kadar, Emekli olana kadar, Olene kadar…..
MUTLU OLMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUĞUNUZ ‘AN’ DAN DAHA İYİ BİR ZAMAN OLDUĞUNA KARAR VERMEK İÇİN BEKLEMEKTEN VAZGEÇİN.
MUTLULUK BIR VARIŞ DEĞİL, BİR YOLCULUKTUR.
“PEK ÇOKLARI MUTLULUĞU İNSANDAN DAHA YUKSEKTE ARARLAR, BAZILARI DA DAHA ALÇAKTA. OYSA MUTLULUK İNSANİN BOYU HİZASINDADIR.”
Unutmayin
“YARIN KİMSEYE VAAD EDİLMEMİŞTİR”
Bu güzel Murathan Mungan’a ait yazıyı sizler ile paylaşmak istedim.