Her gün yeni bir sabahla uyanıyoruz yataklarımızdan genelimiz ve yeni bir güne doğru haraket etmeye başlıyoruz.Yeni ve iyi birşeyler olması ümidini koruyarak.Sürekli yeni şeyler öğreniyor ve kendi kendimize ders çıkarıyoruz.Gariptir ki doğuştan’da herşeyi biliyoruz.Neden beynimizi keşfetmek yerine dünyayı keşfetmek yolunu seçiyoruz.Hiç düşündükmü acaba, başarılı olan insanlar dünyayımı yoksa kendilerinimi keşfetmeye çalışıyorlar.Tüm bilgilerin herkeste eşit bir şekilde var olduğu bir hard diske’de sahip olmamıza rağmen halen dışarıdaki bize ait olmayanları keşfetmeye çalışıyoruz.Bu’da insanın doğasında var sanırsam “zor olanı başarmak” güdüsü.
Related Posts

Kitap Gezdirme – Book Crossing
Book Crossing – Kitap Gezdirme
Amerika’da yeni bir moda cikmis: Birtakim mechul kisiler, kamuya acik yerlere birtakim kitaplar birakiyorlarmis. Diyelim bir parka gidip bir banka oturuyorsun, bankta bir kitapla karsilasiyorsun. Mahallede yasayan bircok kadinin ortaklasa kullandigi ‘camasir yikama merkezine’ gidiyorsun, makinelerden birinin ustunde bir kitap. Trene biniyorsun, aa,koltugunda bir kitap bulunuyor. ‘Marketten’ alisveris ederken elini atiyorsun, birisi biskuvi paketleriyle cips paketlerinin arasina bir kitap yerlestirmis. Telefon kulubesine giriyorsun, telefonun yaninda bir kitap… Define bulmak gibi! Roman, siir, oyku, deneme, artik bahtina ne cikarsa…
Bu moda Italya’da ve Fransa’da da yayilmakta. Kitabi birakan kisi kimligini gizli tutuyor, kitabin parasini da helal ediyor. Tekricasi var, siz de okuduktan sonra buna benzer bir yere birakin da baskalari da yararlansinlar. Fakat bunu baslatan kisi belli: Ron Hornbaker adinda, Missouri eyaletinden bir bilgisayarci. Bu olaya ‘BookCrossing’ deniyormus. ‘Kitapgezdirme’ diye mi tercume edelim…. Fransa’ da boyle ‘crossing’ yapan dokuz bin kisi varmis daha simdiden, ortalikta dolasan serseri kitap sayisi da on bini gecmis…
Bu nedir biliyor musunuz arkadaslar? Bu bir cesit ‘okuma ve okutma kampanyasidir’ . Paylasmaktir Ve basli basina bir projedir. ‘LONDRA’DAKI UYGULAMA TURKBUKU’NDE DE BASLAMIS, Turkbuku’nde plajdayim. Bir baktim, yattigim yerde bir kitap var..
Adi,’Yildizli, yagmurlu geceler’.. ‘Ah, biri unutmus’ derken, kapagini acip icine bakmak istedim ve beni sasirtan bir yazi gordum; ‘Ben bu kitabi severek okudum. Ve bitirdigim yerde birakiyorum. Sizin de seveceginize eminim. Severseniz okuyun, sevmezseniz aynen buldugunuz yerde birakin. Okursaniz, numara verdikten sonra sizde oldugunuz yerde birakin lutfen….’ 03.. Ucuncu kisinin bu kitabi biraktigini belirtiyormus. . Diger iki kisiden biri Istanbul’da birakmis, digeri ise Bodrum’da birakmis.. Ben aldim kitabi Istanbul’a geldim ve hala okuyorum. Bitirince ben de ’04’ve nerede okumussam yazip birakacagim. . Megerse bu yeni adetmis.. Ozellikle Londra’da cok yayginmis. Parklarda birakiyorlarmis okuduklari kitaplari insanlar. Londra’da birakilan bir kitap Kuzey Irlanda’dan cikmis.. Bakalim benim birakacagim kitap nereden cikacak? Elinizdeki kitabi buldugunuz ilk noktaya birakmadan once http://www.bookcrossing.com/ sitesini incelemenizi tavsiye ederim. Siteye girince 2.5 milyon kitabin hala dolasmakta oldugunu goreceksiniz. Amaclari tum dunyayi bir kutuphaneye cevirmek!!! Kitaba bir etiket aliniyor, sisteme kitapla ilgili bir takim giriliyor, bu etiket uzerinde ise bulana kitabin BookCrossing eylemi icersinde birakildigi, eger ulasim imkani var ise sisteme bulunma ile ilgili ve eger el degistirecekse bir sonra birakilacagi durak.. vs ile ilgili bilgiler veriliyor. Bu sayede kitabinizi takip edebiliyorsunuz. www.bookcrossing.com
Cafe’de, otel lobisinde, sinema’da kitap bulursaniz, sasirmayin hemen
icine bakin, book crossing olabilir ..

Kalp mi? yoksa Beyin mi?
Bizleri yöneten kalbimiz midir yoksa beynimiz mi? Sürekli olarak bu konu aklımıza gelir ve kendimize sorarız. Hatta bu konuda yüreğinin götürdüğü yere git gibi bazı deyimlerimizde var. Peki gerçekten bilimsel olarak doğru olan hangisi, işte bu yazımda biraz bundan bahsetmeye çalışacağım. Öncelikle incelediğimiz ve üzerine dair konuşacağımız şeyler birer organ olduğundan dolayı 🙂 bunları biraz tanıyalım.
Kalp : Ağırlığı ortalama 340 gr olan, bilinenin aksine göğsün orta çizgisine daha yakın olan ve asıl işi iki ayrı dolaşım sistemine kan pompalamaktır.
Beyin : Ağırlığı ortalama 1,4 kg olan ve %80’ni sudan oluşan beyin vücut enerjisinin %20 sine ise ihtiyacı vardır. Duyu organlarını kontrol eder. Hormonların salgılanmasını kontrol eder. İstemli hareketlerin kontrol merkezidir.
Bu organların kendilerine ait yukarıdaki gibi görevleri olsada bizim onlara yüklediğimiz farklı görevler de vardır. Özellikle kalp buna en çok maruz kalandır. Sevgi, aşk, kardeşlik, acı, keder, mutluluk gibi kavramları sürekli olarak kalpten duyduğumuz ifade edilir. Kalpten sevmek, onu kalbinden çıkaramamak bunların ise başında gelen ifadelerdir. Durum böyle olunca kalbe yüklenen misyon gereği de vucüt üzerinde hangi organın hükmünün geçtiği sürekli olarak tartışılır.
Ne kadar tartışılır olsada aslında gerçek bariz bir şekilde gözümüzün önünde duruyor. Çünkü vücudu yöneten tamamen hormonlardır ve bu hormonların salgılanma görevini ise beyin yönetir. Aslında hayata dair duygusal veya mantıksal herhangi bir karar verme anımızda veya hislerimizde her şey beyinde başlar ve sonlanır. Biz istediğimiz kadar yüreğimizi ön plana çıkarmak istiyor olsakta karar verebileceğimiz ve bu duyguları hissedebileceğimiz tek yer beyindir.
Neden peki biz bunları kalbimizde hissettiğimizi düşünür ve bu şekilde davranırız sorusunun cevabı ise beynin içinde gizli. Beyin tam olarak iki lobtan oluşmak ile beraber bu iki lobun’da kendine öz görevleri vardır. Beynimizin sol lobu sayısal (mantıksal), sağ lobu ise sosyal (duygusal) dataları içerir. Aslında biz bir konuda mantıksal değilde duygusal kararlar vermeyi istediğimiz de yüreğimiz değil sadece beynimizin sağ lobu devrededir.
Sürekli olarak duyguların kalp içinde olması ve sanki bu kararlar oradan veriliyor muş gibi gözükmesi ise bu zamana kadar kalbe yüklenmiş olan hayalsel görevler ve vucüt için hayati önem taşıyor olmasındandır.