motivasyon ve sinav stresiby admin / Nisan 10, 2015
Araştırmanın amacı bir köpek balığının kararlılık düzeyi ve yaşadığı olayları anlamlandırma süreci ile ilgili bilgiler toplamaktır. Deney şöyle yapılmıştır; bir köpek balığı uzun süre aç bırakılır. Sonra bir akvaryuma yerleştirilir. Akvaryum cam bölme ile ikiye ayrılmıştır. Cam bölmenin diğer kısmında köpek balığının yiyebileceği ebatlarda başka bir balık bulunmaktadır. Uzun süre aç kalmış olan köpekbalığı hemen o balığa saldırır. Ancak kendisinin suda olmasından dolayı fark edemediği cam bölmeye çarparak şaşırır. Tekrar döner bir daha saldırır, gene cama çarpar. Kahramanımız çok açtır ve tanımlayamadığı bir “dış engelleyici” tarafından hedefine ulaştırılmamaktadır. Şaşkın ve öfkeli durumdadır. Tekrar dener, tekrar cama çarpar. Bir yanda katlanılmaz düzeye ulaşan açlığı, bir yanda yaşadığı “engellemişlik hissi” vardır. Köpek balığı açlığın etkisiyle motive olup saldırmakta ancak engele çarpınca “demotive” olmaktadır.
Engellenmişlik hissi, öfke, açlık, hayal kırıklığı, umutsuzluk ve depresyon duyguları içinde yaşayan köpek balığımız 2 gün sonra artık küçük balığı yemek için hiçbir teşebbüste bulunmamaya başlar. Onun artık hiç hareket etmediğini gören bilim adamları ona büyük bir süpriz yaparlar; aradaki cam bölmeyi kaldırırlar!
Şaşırma sırası bilim adamlarındadır. Çünkü köpek balığı “o balığı yiyemem” inancı geliştirdiği için, hiçbir teşebbüste bulunmamaktadır. Bilim adamları bunun üzerine küçük balığı kovalayarak büyük balığın sahasına getirirler. Onun arkasından, sağında solunda, ağzunın yanında dolaştırırlar. Ancak köpek balığı yine de o balığı yemez. Trajikomik bir şekilde, açlıktan ölür ama yine de yemez! Peki neden o balığı yememiştir? “Aç ama gururlu” bir köpek balığı olduğundan mı?
1- Bu deneyeden sonra köpek balığının davranışlarına yön veren unsura “öğrenilmiş çaresizlik” denmiştir. Atalet ve acziyet halinin öğrenilen bir davranış şekli olduğu kabul edilmektedir. Bu kavramdan hareketle “gariban” olmanın öğrenilebilir bir tavır olduğunu söyleyebiliriz. O halde, “Küçük Emrah” olarak doğulmaz ” Küçük Emrah” olunur 🙂
2- Bu deney inançların davranışlar üzerinde ne kadar güçlü etkiye sahip olduğunu göstermiştir. “Ne yaprsam yapayım o balığı yiyemeyeceğim” inancı, köpekbalığını davranışsızlık (eylemsizlik/atalet) durumuna sürüklemiştir.
3- Köpek balığının en büyük hatası koşullar değiştiği halde inançlarının aynı kalması, değişmemesidir. Başlangıçta ne yaparsa yapsın o balığı yiyemeyecek durumdaydı. Ancak zamanla o balığı yiyebilecek duruma geldiğinde hala eski inançlarıyla hareket etti ve yanıldı.
4- Köpek balığı arada cam engeli varken istediği kadar atak, zeki, planlı, “profesyonel” ya da cesur olsun, fark etmeksizin, o balığı yiyemeyecekti. Ne kadar kendisini geliştirirse geliştirsin, ne kadar motive olursa olsun, ne kadar etkili iletişmi becerileri kullanırsa kullansın sonuç değişmezdi. Yapması gereken sabretmek, ama atalete düşmemekti. Deneme cesaretini yitir memeliydi.
Bizde sürekli hayatımızda bize öğretilen bu çaresizlik duyguları ile yaşıyoruz ve bunlarla yaşamaya devam ettiğimiz sürece önümüzdeki engeller kalkmasına rağmen bütün fırsatları da kaçıracağız. Özellikle bu duygu içinde olanları “biz ne yapabiliriz’ki, yapılacak hiç bir şey yok, böyle gelmiş böyle gider” cümlelerini bolca kullanan insanlar olduğunu göreceksiniz.
Size tek bir tavsiyem var, bu tür insanları gördüğünüzde arkanıza bakmadan uzaklaşın… 🙂
Hayat, aydınlatması sensörler sayesinde yapılan bir merdiven de yürümeye benzer. Siz adım attıkça önünüz aydınlanır, arkanızdaki ışıklar söner. Ya yukarı çıkar ya da aşağı inersiniz ama mutlaka sonunda mutlu yada mutsuz sizin isteğinize bağımsız olarak bir kapı açılır. Burada devam edersiniz her şeye.
Bu kapının ardında ya gülersiniz ya da üzülürsünüz ama her ikisininde zirvesinde göz yaşı dökersiniz, çok fark yoktur aslında aralarında. Sonra bunu anlar, aldırış etmez ….. işte der geçersiniz. Bazılarımız geçemez oracıkta kalır hâlâ, aklı oradadır vücudu başka hayatlarda olsa da.
Bazen çok sinirlenir kızarız, arkasından küfürler ederiz ve adaletsiz dünya diyerek sitem ederiz. Halbuki kendine göre adaletlidir aslında. Çalabileceğin kapı ve yürüyebileceğin merdiven sayısı hariç verdiği zaman herkes için eşittir ama bazısını aşağıya doğru yürütür, bazısını yukarıya doğru.
O yüzden içinde olduğun zaman içinde her zaman her hâyrın da bir şer, her şer’inde bir hâyır ararsın. Doğrudur da çünkü o merdivende yürüyene göre değişir anlamı, bazısı yürür terler cefasını çeker sefasını bekler, bazısı hep sefa süreyim der. O yüzden dir bazıları hep yukarı bazıları ise hep aşağıya yürümek ister.
Aslında zordur ….. ve yazmakla da bitmez. İstediğin şeyler olduğunda görmemene sebep olur, ne kadar kötülük var ise sana geliyordur ve bu ….. neden benim de yüzüme gülmüyor dersin, bir gün ohh diğerinde ahh çekersin, kızarsın, seversin, ayrılırsın ama ne yaparsan yap sen gidersin ….. kalıcı olandır.
Sen onun için bir noktadan ibaretsin ve yaptıklarınla varsın. Çaldığın her kapının arkasındakini bilemezsin ama sonunu düşünebilirsin ya da vaktin varken dönebilirsin. Çaldığınız her kapının arkasında mutluluk bulmanız dileğiyle.